İlk yazı tecrübemde ilham kaynağım olan pazarlamayı bana göre “Pazarlama Nedir ?” diye tanımlamaya çalışacağım.Bu konuda tanıdığım yetkin kişiler ve bu işe gönül verenlerin fikir ve söylemlerinden anladığım kadarıyla diğerlerine göre daha iyi yapılan yer olarak değerlendirdikleri Amerika (ki gördüğüm örneklerden dolayı bende böyle düşünüyorum) bu işte ustalaşmış bir ülkedir.Buna istinaden Amerikan Pazarlama Derneği’nce 1984 yılında yapılan pazarlama tanımıysa şöyledir: “Pazarlama,kişisel ve örgütsel amaçlara ulaşmayı sağlayabilecek mübadeleleri gerçekleştirmek üzere malların,hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi,fiyatlandırılması,tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin planlama ve uygulama sürecidir.” Bu genel tanımlama, pazarlamaya hakkıyla kıyısından köşesinden dokunmuş herkes tarafından bilinen bir tanımdır.Hakkıyla diye vurgu yapmamın sebebi ise pazarlamayı sadece “Satış” olarak bilen ve inkar etmediğimiz ama 1960’lı yıllardan kalan bu anlayışı geride bırakarak günümüz “Pazarlama” kavramının önemini bilenleri vurgulamak istediğimdendir.
“Pazarlama Ab-ı Hayattır* Bünyeye ”diye düşünürüm.Çünkü hayatta insanlarla ilgili olan çoğu şeyde olduğu gibi pazarlamanın da amacı değer yaratmak,bu değerlerin değişimini göze alabilmek ve aldırabilmektir.Değer yargıları özneldir kişiden kişiye değişebilir.Bunun değerlendirme kriteri de başarılı olup olmadığını ölçmektir.Getirisi farklılaşabilir ama yaşama amacımız bile genellikle başarı ve değer üzerine kuruludur.Başarılı bir eğitim almak,başarılı bir iş sahibi olmak veya iş hayatında başarılı olmak,başarılı bir evlilik yapmak gibi.Arkadaşlarımızın,ailemizin,yöneticimizin,eğitmenimizin,eşimizin,müşterimizin bize değer vermesini ister karşılığında bizde onlara kendimizce değerli olanı (zaman,para,sevgi,saygı,ürün ve hizmet vs ) verebiliriz.Örnekler çoğaltılabilir,belki de bu yüzden pazarlama hayattır ve sürekli hayatımızın içindedir.

Pazarlamanın değer verdiğimiz ve bizim için önemli olan şeylerin değişimini göze almak olduğunu söyleyebilirim.Bunlar içinde söz vermek,gelişim ve verilen sözü tutmak gibi farklı kriterleri vardır.Bunları değerlendirme sırası duruma göre değişkenlik gösterir ama durup düşündüğümüzde pazarlamayla ne kadar çok ilişki içinde olduğumuzu görebiliriz.Herhangi bir işletmeyi düşünelim.Başarıya ulaşmak için ürün veya hizmetinde değişimi göze alarak,işletmenin çeşitli yönlerden gelişimini sağlayarak,müşterisine söz vererek ve bu sözünü tutarak yani pazarlama ile hayatını sürdürmeye devam etmiştir.Ama bunlara önem vermeyen bir işletmenin yaşam süresi oldukça kısalacak ve haliyle başarısız olacaktır.Diğer yandan bir insanı ele alırsak gittiğimiz okulların,çalıştığımız yerlerin,insan ilişkilerinde değer yarattığını ve bu değerlerin bizi karşılıklı değişime ikna ettiğini görebiliriz.Çok basit örneklerle pekiştirmeye çalışalım.Eğitim kalitesi yüksek bir okula girmek için harcadığımız çaba ve bu çabaya değdiğini düşündüğümüz okulun bize katacağı değer ile çalışma hayatında prestijli ve iyi bir iş yerinin bize sağlayacağı değerin karşılıklı değişimidir.Aslında bu değişimlerin temelinde pazarlama vardır.Çünkü bu değişimin gerçekleşmesi ve başarılı olabilmesi için de pazarlamayı doğru anlamak ve uygulamak gerekir.Sadece okul ve iş yeri değil,bizim de değer oluşturmamız ve bu değişimi sağlayacak seviyede değer yaratmamız beklenir.İşte bu yüzden hayatımızın her anında ve her alanında pazarlamanın etkisini üzerimizde hissedecek ve hissettireceğiz, herkes bilerek veya bilmeyerek bu zincirin bir halkasına katkıda bulunacak, başarılı ya da başarısız olduğunu ise aldığımız ve verdiğimiz tepkilerle ölçecek ona göre hareket edeceğiz.
İnsan veya işletme hayatı hangisi için olursa olsun fark etmez.Hayatı şahane bir uçurtma varsayalım, pazarlamanın da ipi olduğunu unutmayalım.